13 Ekim 2012 Cumartesi

haydi brezilya ya (ama tatile)

31 ocak 2011 de yazmışım bu yazıyı. Beşiktaş' ımın İstanbul Belediye ile maçının ardından. Aslında geleceği görmüşüm. Futbolu sadece kazanmak kaybetse de fark yememek zanneden, futbolu cirkinleştirmeyi beceri zannedenlerden birisi Abdullah Avcı. Malesef ki bu şekilde Beldiyede başarılı olunca Milli Takım kapısı da açıldı ona. Nede olsa şu anda Federasyonun başında da benzer zihniyette olan Demirören var. peki sonra ne oldu işte tam da bu oldu. Avcı ne oldum delisi oldu. Ertuğrul Sağlam gibi içimizden yetişmiş o kadar değerli isim varken başa Avcı geçince kendi kendine vay be ben neymişim demeye başladı. Daha da kötüsü işi abarttı. Belki de Tugay Kerimoğlundan sonra yetişmiş en iyi Türk Orta Saha oyuncusu olan Selçuk İnan ı en formda zamanından üstelik Hollanda gibi güçlü bir rakip karşısında yedek bıraktı. Neymiş taktikmiş. Tabi Hollanda da yerim taktiğini dedi ve bizi mağlup etti. Sonra arada zayıf rakibe karşı alınan zoraki bir galibiyet ve sonrasında bağıra bağıra gelen Romanya mağlubiyeti. Üstelik İstanbul'da. Hala anlamış değilim güçlü takımlar zayıf rakiplerine karşı neden hala tek forvet oynamaya çalışır. Dün akşam Umut un yanında bir forvet daha olsa 45 deki o kontrayı bıle yemezdık çünkü romanya sahasından çıkamazdı. Ama tek forvet defansif bir orta saha her ne kadar iyi desekte vasatın üzerine yılda bir kez çıkabilen mehmet topal ve her türlü pisliğine rağmen milli takım kaptanı olabilmiş emre eh sonuç sürpriz değil aslında bu isimlerle buraya kadar bizde Brezilyaya ancak tatile gideriz

3 Nisan 2011 Pazar

Napoli...

Zaten seviyordum Napoliyi ancak bu sezon Beşiktaş ın kötü gidişi ve Napolinin serie a dakı iyi performansı ilgimi daha cok Napoliye kaydırmıstı. En son Sivas macında tayfur havutcu Bobo yu oyuna alırken Almeida yı oyundan cıkarıp ne kadar kucuk hesaplar yaptığını görmem ile Beşiktaş tan bu sezon tamamen ümidimi kestim
Napolide ise işler iyi gidiyor mazzarri (gel be beşiktaşa :)) napoliyi iki sezonda zirveye oynayan bır takım halıne getirdi. bugun az önce bıten lazıo maçı ise tam anlamıyla efsaneviydi (cok barney gördüm kendimi) ilk yarıyı 1-0 maglup kapatan napoli ikinci yarı da bır gol yedı ancak daha sonra skoru 2-2 ye getırdı 3-2 gerıye dussede cavanı mucızesi yine kendını gösterdi ve biri penaltı diğeri de buram buram kalite kokan bır asırtmayla macı napolyie kazandırttı
Milanla uc puan var arda dun ınter mılandan 3 yemeyıp puan calsa hersey farklı olurdu ancak bence hala umut var
neden olmasın
ha bu arada tv8 de macı anlatan arkadas tama anlatımın guzeldı de lazıonun ust dırekten ıcerıye carpıp cıkan topu gol sayılmadı dıye bir ağlamadıgın kalmıstı bu kadarda napoli dusmanı olunmaz ki canım. cavanının son golu sana gelsın
bu arada seneye ibrahimovic yakısır bu takıma be ustam
standart...

13 Mart 2011 Pazar

İyiler Her Zaman Kaybeder

Hep ilgimi çekmiştir. Etrafımızda her ne kadar sen iyi ol sen kazanırsın denilse de ben hiç bu işşin böyle olduğunu görmedim. Kendi aile çevrende iyi olursun sen de hata yapmalüksü bulurlar nasıl olsa iyisindir ve affedersın ses cıkarmazsın arkadas cevrende iyi olursun sorun cıkarmayan adam olursun nasıl olsa bir şey demezsin arkandan her türlü oyunu çevirirler, sevgiline (tabi bu iyiliğinden dolayı kızlar seni arkadası! olarak görmezlerse)karsı iyi olursun seni aldatmaya kadar gider sonu sonuçta iyisindir ve bir güzel söze kanarsın!. Bunların bir çoğu başıma geldi yada gördüm. Kötü olsan etrafına biraz korku salsan ne yakın çevren sana yanlış yapar ne arkadas cevren korkusundan senı satar. Ha kız milleti de pervane olur peşinde( kötü olmanın dayanılmaz cazibesi) yaklaşık bir yıl öncesine kadar iyiyi oynadım ama bir kez bile kazanmadım.
Sonra roller değişti arıza tipe geçine baktım ki ben aslında figüran değil bildiğin bir aktörmüşüm. Her konuda fikrim alınır oldu davetler ve hiç alışık olmadığım başka bir durum kızların ilgisi. İlk başta pekte alısık olmadığım bir roldü ama sevdim zamanla hatta artık vazgeçmeyi de düşünmüyorum :). kimseyi düşünmek zorunda değilsin canının istediğini yapıyorsun böylece de yorulmuyorsun. Eski İrfan ın yaşadığı tek yer bahisanalizdi. forumda hıc sıkıntı cıkarmadan elimden geldiğince bir şeyler yapmaya calısıyordum. gözümün önünde siteyı yarı yolda bırakanlar gerı dondugunde bas tacı edildi sıte içinde artislik yaptıkca prım kazandı kimileri. ben yine aynı sekılde devam edıyordum ki...
dün sabah bir de baktım sessiz sedasız alınmış modlugum hanı sebebı nedır bir msj atılsa anlayacağım o da yok
çok mu üzüldüm yooo
sadece yazı dilim cok zayıflamıs mumkun olduğunca bir şeyler yazıp blogda bundan sonrakı yazılarımın daha anlasılır olmasını istiyorum
öpmüşüm forumu da baskalarını da burası benım mekan :)

Cosmos...

O günleri görmemiştim ama bir Cosmos efsanesi vardı eskiden. Futbolun ne olduğu bile bilinmeyen bir ülkeye Pele Neeskens gibi isimleri getirebilen bir takım!
Sonrasında esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuşlardı. Şimdi yeniden geliyorlar üstelik Cantona nın teknık direktörlüğünde anlaşılan eski günlerinden pek bir şey kaybetmemişler :)

24 Şubat 2011 Perşembe

bu ismi yazalım bir yere

Aslında pekte varlığından haberım yoktu bu teknık dırektörun. ancak Bulent abı yıne arastırmıs bulmus yazmıs benım de cok hosuma gıttı paylasayım dedim
http://acetobalsamico.blogspot.com/search?q=andre+villas+boas

31 Ocak 2011 Pazartesi

Futbolun Yeni Kasabı

Genelde rakibe sert giren futbolculara kasap denilirdi. Mourinho'dsn nefret eden bir takım yorumcu teknik direktörleri de kasap sınıfına sokmaya başlamıştı. Mourinho'nun çalıştırdığı takımlar az gol yiyordu ve iddialara göre bu da futbolu çirkinleştiriyordu. Ancak Mourinho'nun takımı az gol yese de çok atıyordu. Mourinho'nun tek suçu takımına çok iyi defans yaptırması oldu. Eğer bir teknik direktöre futbol kasabı denilecekse bunun için tek aday Abdullah Avcı'dır. Hem çalıştırdığı takım İstanbul Büyükşehir Belediyenin çok az sayıda taraftarı bulunması hem de henüz başkanının adını bile duymamamız Avcının üzerinde herhangi bir baskı olmadığının en güzel kanıtı. Zaten ligimizde pek kimseye nasip olmayan bir takım başında en az 2 sezon geçirme barajını geçmesi de rahatlığını başka bir göstergesi. Böyle bir ortamda çalışan bir teknik direktörün bence ilk amacı futbolu güzelleştirmek olmalıdır. Böylece hem bir kısım futbolseverin sempatisini kazanabilir hemde ismini olumlu şekilde duyurabilirdi. Ancak Avcı bunun tam aksine ligde takımı rahat bir konumda ve amaçsız olduğu halde futbolu çirkinleştirmek için elinden geleni yapıyor. En son Beşiktaş maçında da 2-1 maçı kazanmalarının tek sebebi çirkeflikleri oldu. Maça sert faullerle başlayıp Beşiktaş'lı oyuncuların gözünü korkuttu gözü kara olan Guti, İbrahim Toramaan gibi isimlere de sertliğin dozajını arttırarak önlem alındı. Sonuç maç boyunca yerden kalkmayan Beşiktaş'lı oyuncular çirkeflikle kazanılan 3 puan, Ekran başında Guti,Quaresma,Simao gibi yıldızları seyretme hayali kuran ancak sıkıntıdan patlayan biz seyirciler ve maç sonunda Beşiktaş ta tamamu darbelere bağlı tam 4 sakat futbolcu. Ayıp olmuyor mu Avcı sen sadece kendine değil tüm futbolseverlere ihanet ediyorsun.
Demek ki kasaplık saha dısından verilen direktiflerle de yapılabiliyormuş. Yazıklar olsun sana

27 Ocak 2011 Perşembe

Ziege'nin Kasası

Son günlerde yine kendimi tutamayıp casinoda bir kasa daha sıfırladım. AMA BU SONDU.artık casınoya uğramayacağım. Asıl işim olan bahise 500 lira aktarıp düzenli bir kasa yönetimi deniyorum. esasları daha önce yazmıstım artık yorumları girerim bundan sonra. Dün barcelona sayesınde 1.8 2.7 ve 4.00 gibi oranları cok rahat tutturunca ben bu işi yaparım dedim. hadi yeniden ve son kez çıkalım bu yola
kasa başlangıç 500